29 Ağustos 2014 Cuma

HOLLANDA -AMSTERDAM-



                                                           ÖZGÜRLÜKLER ŞEHRİ

                                                                    AMSTERDAM


***bu yazıyı yazdığımda ya 2014- ya 2015 senesiydi....başlığı Gönül rahatlığıyla "özgürlükler şehri" diye atmıştım....
Bugün 2017deyiz....ve Hollanda'nın ülkemin bakanına konaklama imkanı vermemesiyle başlayıp, bir başka bakanımızın sınırdışı edilmesi haberleriyle sarsıldık.... bu durumda ne demokrasiden n ne de insan haklarından bahsetmek mümkün değil.... hele özgürlük.... içi boş bir kelime misali , şu sıralar Hollanda için.... Kınıyoruzzzz....

Ilık sayılabilecek bir Ocak ayında;
kuzeyin  "Venedik"i
özgürlükler şehri Amsterdam dan
merhaba;



Her karesi tablo güzelliğindeki bu şehirde kişisel zevkinize göre tatil planlamanız mümkün...Çünkü herkese hitap eden bir yanı var Amsterdam'ın....






Amacınız; eğlenceyse burada...
Amacınız sanata doymaksa burada
Amacınız doğayla huzur bulmaksa burada...
Amacınız alış veriş yapmaksa burada...
Amacınız yemek içmekse burada...
Amacınız her ne ise....
Hepsi gerçekten Amsterdamda...
Sizin yapmanız gereken; amacınızı belirlemek.







Bu aşamada küçük bir öneri olarak sadece şunu söylemek gerekir. Eğer en  büyük amacınız laleleri görmekse; en doğru mevsim Nisan- Mayıs ayları...




Bisiklet kullanımının tercih edildiği bu şehirde; her cadde de kaldırımın hemen yanında kırmızı bir yol bulunmakta bisikletliler için...Araba ve tramvay yolu ise bisiklet yolundan sonra...




Buna ek olarak, bisiklet yolundan geçerken çok dikkat etmelisiniz çünkü bu yol sadece bisikletlilere ait olduğu için, yaya mı geçiyor diye bakmıyorlar...Eee ne de olsa modern millet...Kurallara uyuyor herkes...







Peynirleri çok farklı tatlarda...Ve şehrin her tarafında çeşitli mağazalarda satılmakta... Buralardan edinmek mümkün...Ama eğer imkanınız varsa yapıldığı yerlere gidip oradakileri (el yapımı olduğu için kare şekilde etiketleniyorlar)  almanızı öneririm Çünkü fabrikasyon olanlar (ki bunlar yuvarlak şekilde etiketleniyorlar.)havaalanında hatta Türkiye deki iyi şarküterilerde de var...





Bir de tabi şu meşhur tahta ayakkabılar var...  İmal edildiği yerlerden birine tur ile giderseniz;   beyefendi size nasıl yapıldığını çok eğlenceli ve bir o kadar akılda kalıcı anlatıyor...
Sonra da 5 euro- 10 euro arası satıyor:)


Bu ayakkabılar kavak ağacından yapılıyormuş. Her rengin farklı bir anlamı varmış. Eskiden elle yapılırken şimdi makineler yardımıyla yapıyorlarmış. El yapımı olanlar hala çok pahalıymış...  
                                                           









Hollanda; kanal evleri, ulaşım seçimi, herkese eşit mesafede duruşu her türden özgürlük anlayışı  ile bizden bir kaç gömlek yukarıda bir ülke kısaca..

Şimdi; bu güzel ülkede özellikle de Amsterdam'da turist iseniz; size nereleri gezdireceklerine bir göz atalım....

KESİNLİK BANDI:

1 Dam  Square:



                 Amsterdam'a adım attığınızda sizi huzurlu ve güzel bir  şehir karşılayacaktır.







 İlk etapta rehberiniz sizi;  her yerde turistlerle karşılaşacağınız Dam meydanıyla tanıştıracaktır.










Burası tren istasyonu, Madamme Tussaud Müzesi, Magna plaza gibi ünlü yapılarla çevrili bir merkez...




2 Amsterdam Centraal Station:

Turistlerin Amsterdam'ı ziyaret etmek için sıkça kullandığı tren istasyonu ise yukarıdaki resimde ve tam arkamda...





                                                                                                                            3 Red Light District:

                                                Ünlü kırmızı fener sokağı diğer turistik rota ve Dam meydanına paralel olarak uzanıyor. 



Geceleri kırmızıya bürünen bu sokağın özelliği hayat kadınlarının evlerden kendilerini teşhir etmesiyle müşteri çekmesi....









4 Bloomenmarkt
 .... Çiçek Pazarı....

                                              Amsterdam'ın en eğlenceli yerlerinden biri...

Hem renkli hem bedava:)
Tabi alış veriş yapmak isterseniz o ayrı;)

                                  Bloomenmarkt de envai çeşit lale tohumu sizi bekliyor...






Ayrıca; yapay ya da canlı; farklı çiçek türlerini de bu pazarda  bulmanız mümkün.







Mesela bonzai çeşitleri....
Saksılara dikilmiş lale soğanları.....












Ya da bu küçük kaktüsler mesela....



5 Ajax Arena Stadium

Tur ile geziyorsanız; rehberlerin gezdirmek için programlarına koydukları bir diğer yer ise ünlü futbol klübü Ajax 'ın stadı...




Çoğu hanım için bir şey ifade etmeyebilir ama beyler burayı gezi planlarına dahil etmek isteyecektir.





Eğer fotoğraf çekmek dışında küçük bir anıyla ayrılmak isterseniz; stadın çıkışındaki mağazadan alış veriş yapabilirsiniz...


6 Yel Değirmenleri

                                                  Hollanda'nın vazgeçilmezlerinden biri....


                  İster Amsterdam da keşfedin ister başka şehirde; mutlaka yel değirmenleri görün...Büyük çoğunluğu artık ev olarak kullanılıyor bu yel değirmenlerinin....


Yine de  çizgi filmlerde gördüğümüz bu güzel evleri canlı kanlı karşımızda dururken izlemek apayrı bir keyif;) Tavsiye edilir.

ALTERNATİF BANDI

1 Artis Royal Zoo








Amsterdam'ın tadını çıkarırken yanınızda çocuklarınız varsa; ya da hayvanlara karşı çok büyük bir ilgi duyuyorsanız hayvanat bahçesini kesinlikle öneriyorum....















Burayı gezerken; Avrupalının hayvanat bahçesi anlayışına hayran kalacağınızı garanti edebilirim.











Çünkü her tür hayvan örneği sergilenmeye çalışılmış.














Hatta doldurulmuş hayvanları sergilemek için  bir alan bile oluşturulmuş... Resimde gerçek boyutunda  bir kaplan örneğini görmektesiniz:)

                                     Su dünyası için de özel bir bölüm ayrılmış Artis Royal Zoo da.


Ama en takdire şayan olan şey; çocuklara hayvan sevgisi vermek için oluşturdukları çizim alanları. Çocuklar burada, ellerinde bir kağıt ve boya kalemleri ile gözledikleri hayvanı çiziyorlar...Bu resimler daha sonra hayvanat bahçesinde sergileniyor...



                                      Artis Royal Zoo Amsterdam için kesinlikle çok iyi bir alternatif....


2 Heineken Experience





Ben Amsterdam da biraz gezinip  güzel vakit geçirmek istiyorum; başka şeye gerek yok diyorsanız, Hollanda'nın ünlü bira markası "Heineken"in, kendi biralarının öyküsünü anlatıp ikram ettiği  Heineken Experience harika bir seçim olacaktır. H. E. gerçekten beklentilerinizin üstünde bir yer...




Burası; hem Heineken biranın tarihçesini hem de kendi biralarının  yapımını izleyerek, yaşayarak  ve deneyerek görebileceğiniz bir yer. 



 Yaşayarak diyorum çünkü "Brew You Ride "  simülasyon odasında bira yapım sürecini canlı olarak yaşıyorsunuz. http://www.youtube.com/watch?v=UijC7vfRHew&feature=player_detailpage  bu linke tıklayarak sizi neyin beklediğini izleyebilirsiniz. Ama denemeden ne hissettirdiğini asla bilemezsiniz;;) Çooook eğlenceli...


Heineken Experience'da şarkı söyleyebileceğiniz karaoke standları; DJ lik standları ve çeşitli oyun standları da var... Hatta katıldığınız standlar;  1 aylık geçerlilik süresi ile mailinize gönderiliyor:)





Bira doldurma oyunu da vardı. Daha doğrusu; Heineken'i doğru doldurma oyunu...Çok eğlendik:)

İçeri giriş ücretli. Ama değiyor;)























3 Çin Mahallesi




Çin mahallesi sağlı sollu Çin yemeklerinin satıldığı küçük dükkanlarla dolu tam merkezinde kendilerine ait bir tapınağın bulunduğu mahalle...





Hemen söyleyeyim gördüğünüz iki fotoğraf bana ait değil. Sadece, orada nasıl bir görüntüyle karşılaşacağınızı anlatabilmek için ekledim.

Çok egzotik açıkçası...Bizim gittiğimiz günlerde Çin yeni yılı kutlamaları vardı....İyi ki  de vardı. Bu neşeli kutlamaya denk gelmek çok hoştu.


Bu arada Çin mahallesinde; ayak masajı yapan pek çok küçük dükkan da var...Belki denemek  istersiniz.Bilginize;)


4 Rembrantplein Square



Rembrant meydanı..... Etrafında bir sürü kafe bulunan güzel yer. Siz de; şehri gezerek, ve insanları izleyip havayı koklayarak gezdiğiniz yerin tadını çıkarmayı tercih edenlerdensiniz; bu meydan, iyi bir dinlenme noktası:)
Bu meydan; ayrıca Amsterdam'ın gece hayatını yaşamak isteyenlerin uğrak yerlerinden biri.


5 Kanal Turu

Kanal turu için iki şirket var. Blue Boat Company ve Holland International. Hem şehrin tadını çıkarayım hem de yorulmayayım derseniz; kanal turu ideal bir seçim. Bu arada, kanal turu yemek&eğlence içerikli ve sadece gezi içerikli olmak üzere kendi içinde iki alternatif sunuyor size...


BENCE BANDI

* Bence bandını bu şehre özgü pek çok ihtimal sunduğu için seçenekli yazıyorum ilk defa. Ama bunlardan önce biraz I Amsterdam card dan bahsetmek istiyorum.Hollanda; turistlerin işini kolaylaştırmak için; pek çok yerde bedava veya indirimli olacak bu kartı tasarlamışlar. İncelemeniz için web sitesinin linkini de yazıyorum.

http://www.iamsterdam.com/en-GB/experience/deals/i-amsterdam-city-card/i-amsterdam-city-card-offers

Eğer en fazla iki gün kalacaksanız; bu kart olmadan da gayet hesaplı gezebilirsiniz.
 (Kendi rotanızı net bir şekilde belirleyerek tabi. Çünkü ulaşım araçları için bile 1-2 ya da üç günlük kullanım alternatifi olan hesaplı biletler mevcut.)
Ama iki günden fazla kalacaksanız; bu karttan faydalanmak çok doğru bir seçim.

BENCE ASLA KAÇIRILMAMASI GEREKEN YER

"TASSENMUSEUM"

Yani çanta müzesi...Gidildiğinde hem çok beğenilecek hem de beklentilerin çok üstünde olacak bir müze...Müzede her yıla ait çanta var....Her çeşit ve her materyalden....
  
Müzede ünlü kişilerin hediye ettiği değerli çantalar da sergilenmekte....
Madonna'nın ,Lady Di'nin çantaları sergilendiği gibi, eski cumhurbaşkanımız Abdullah Gül'ün eşi Hayrunnisa Gül'ün hediyesi olan telkâri bir çanta da var...




    Müzedeki çantalardan bir kare....






















                                                                                    Işıklı, rengarenk çanta figürü ise sadece dışarıdan  dikkat çekici olsun diye tasarlanmış bir süs.
Müzedeki çantaları fotoğraflayamadım diye üzülmenize gerek yok...Müzenin  girişinde; burada sergilenmekte olan pek çok çantanın bulunduğu  kitabı satın alabileceğiniz bir mağaza var. Bu mağazada ayrıca yeni tasarım çantalar, cüzdanlar, hatta anahtarlıklar da satılmakta....

Gezdikten sonra şık restorantında bişeyler  yemeyi düşünebilirsiniz...Biraz tuzlu tabi...



Bu arada; müzenin sürprizi, Barbie koleksiyonu sergisiydi....


Üretildiği ilk yıldan bu yana bulunan en nadir Barbie'ler...



İnsan gezerken çocukluğuna dönüyor....


Bu arada; bu müze, çocuklarınızla (özellikle kız) gezebileceğinizi kanıtlıyor...

                                                                Şiddetle tavsiye edilir:)



1)Van Gogh Museum versus Rijkmuseum











Sanat içerikli bir gezi planlıyorsanız elbette ikisine de vakit ayırabilirsiniz. Ancak tadımlık olsun derseniz bu iki müze arasında bir seçim yapmanızı öneririm.






Van Gogh müzesinde, ressama ait orijinal resimlerin yanı sıra;
resim yaparken kullandığı fırçalar ve bazı boyalar da sergilenenler arasında...



Müzede ayrıca zaman zaman Van Gogh'a ek olarak başka sanatçıların resimleri de sergilenebiliyor. Müzeye giriş elbette ücretli. Biz  çok keyif aldık gezerken.


Rijkmuseum'un girişi..

Müzede, oturup keyif yapabileceğiniz bir kafe ve alış veriş yapabileceğiniz bir de mağaza var.

Rijkmuseumdan görüntüler....

                                     Müze;  Fransadaki Louvre Müzesi gibi tanzim edilmiş.

Not: Stedelijk Müzesi (Çağdaş Sanatlar Müzesi) , De Appel, Hermitage ve Rembrant'ın Evi de sanatseverler için  diğer alternatifler. Ama bu ikisi en favori olanları....

2)Albertcuypt versus Waterloo

"Ben pazar tutkunuyum. Yerli halkın arasına karışıp gezinmeyi seviyorum" diyorsanız; bu iki pazarı gezmenizi tavsiye ederim.


                                             Albertcuypt Amsterdam'ın en büyük pazarı. (üstte)




                                          Waterloo ise bit pazarı diye geçiyor... (üstteki ve alttaki fotoğraf)




                                    İnsan her iki pazarda gezerken de inanın mutlu oluyor...




Amsterdam da sadece bu iki pazar yok elbette. Eski kitapların satıldığı bir pazar, Noordermrkt ve Lindergracht straat pazarlarında da bir sürü değişik meyve-sebze bulabilir, bir sürü güzel çiçek ve deniz mahsulü görebilir, el yapımı Hollanda peynirlerinin tadına bakıp satın alabilirsiniz.


Lindergracht straat daki pazardan görüntüler... 





Pazar yeri deyip geçmemişler...Mantarları koydukları sepetlerin güzelliğine, alttaki mavi kadife örtünün hoşluğuna bakar mısınız?






Bu kadar çok çeşit taze mantarı bizim halk pazarlarında bulabilmek pek mümkün görünmüyor...


Bu da Noordermarkt'den bir görüntü.... (altta)

                                                
                                    Tavsiye edilir. Şehri insanlarıyla yaşamak için süper bir seçim...

3) Vondelpark ve bisiklet gezisi



Bisiklet neredeyse Amsterdam'ın olmazsa olmazı... Siz de heves ettiyseniz bisiklet sürmeye ama cesaret edemediyseniz kalabalığa karışmaya; Vondelpark bunun için harika bir seçim....


Vondelpark; Amsterdam'ın içindeki teneffüs yeri gibi... 47 hektarlık kocaman bir parktan bahsediyorum...İster yayılın çimlere sere serpe, ister kitabınız elinizde çıkarın sessizliğin tadını; isterseniz de bisikletinizle varın parkın keyfine...


4) Anne Frank Huis versus   Willet- Holthuysen Huis

"Ben sadece gezmeye değil tarihi de yaşamaya geldim" diyorsanız; Anne Frank'in evini  ya da Willet-Holthuysen  evini gezebilirsiniz.

Anne Frank'in evini gezerken hüzünleneceksiniz....



Aşağıdaki linki size fikir verecektir.

http://www.youtube.com/watch?v=caVZeqEcrg4&list=PLAAA5D786F486D35B&index=3


Willet-Holthuysen Huis ise; ihtişamıyla başınızı döndürecektir.

                                                                                                   




Not: Museum Van Loon  da bu kategoride değerlendirilebilir ama bu ikisi en popüler olanları...


*Bence  buraya özgü Delft Porselenlerini mutlaka keşfetmelisiniz....



 Eğer Rijkmuseum'u ziyaret etmeyecekseniz; Bloomenmarkt'e çok yakın olan Delft Experience'a da gidebilirsiniz...


Burası hem bu porselenlerin satış yeri hem de eğer bu porselenlerin nasıl yapıldığını izleyebileceğiniz  küçük bir müzecik...


Mağazayı gezmek için para ödemenize gerek yok ama eğer müzeye girmek isterseniz; ufak bir ücret ödemek zorundasınız.



UYARI BANDI




?İlk uyarı uyuşturucuyla ilgili....Rehberimizin dediği kadarıyla  girişinde bulldog resmi olan dükkanlarda satılanlar daha tehlikeli....Diğer dükkanlarla bunların arasındaki fark buymuş...

? Red Light District te fotoğraf çekmek isterseniz hayat kadınlarının kızgın tepkilerine hazırlıklı olun.

? Bir müzeye girip gezdikten sonra; alış veriş yapmak için müze içindeki mağazaya gittiyseniz; beğendiniz şeyleri mutlaka alın. Çünkü "sonra karar veririm" deyip çıkarsanız; ertesi gün elinizdeki biletle geri dönseniz bile içeri girmek için yeniden müzeye giriş bileti almak zorunda kalırsınız.

*****Museumplein'de Van Gogh ve Rijkmuseum'un ürünlerinin  bir arada satıldığı bir mağaza var ama burada her ürünü bulmanız mümkün değil.*****

? Van Gogh, Rijkmuseum gibi sanatsal başyapıtların olduğu müzelerde fotoğraf çekmek kesinlikle yasak.

?Amsterdam da hemen herşeyin müzesi var. Ama hepsi gidilmeye değer değil. Mesela biz Diamant Museum (Pırlanta Müzesi) ; Brillmuseum (Gözlük Müzesi) ve Hortus Botanicus'u (Botanik Bahçesi)gezi planımıza dahil etmiştik ama hiç memnun kalmadık.








National BrillMuseum'un girişi bu şekilde...











Daha çok optikleri andırıyor içerisi....Beklentilerimiz ise çok farklıydı...Gözlüğün tarihçesini içeren resimler çok eski gözlükler bulmayı ummuştuk...

 Oysa ki bulabildiğimiz en enteresan gözlükler sağ tarafta gördüğünüz bu iki gözlüktü...Onlar da daha çok filmler için tasarlanmış gözlükler gibi duruyordu doğrusu...





















Diamant Museumdan görüntüler.....









İlk başta; pırlantanın oluşumunu anlatan bir kısa film izliyorsunuz...(tabi İngilizce:)










Sonra; çeşitli pırlanta kesme aletlerinin sergilendiği vitrinler...
  


                                                                                                              

                                  





   Daha sonra; pırlanta türlerinin sergilendiği bir başka vitrin...









Daha sonra; tarih boyunca pırlanta kullanmış pek çok ünlünün resimleri.... Ve en sonunda kendinizi pırlanta gibi hissetmeniz için dizayn edilmiş bir oda...Aşağıda da pırlanta ürünlerin satıldığı bir mağaza var...Bazıları için yeterli olabilir ama bize cazip gelmedi...










            Hortus Botanicus'un girişi....
          

           Botanik bahçesi; Artis Royal Zoo'ya çok yakın....

  
                       Eşim ; Artis Royal Zoo keşfi sonrası; yorgunluğunu; Hortus Botanicus'un seralarından birinde bulunan  bankta dinlenerek atmakta...







                Bazı seralarda bitkilerin yetişme koşullarına göre; ısıtma sistemleri yerleştirilmiş...
          Bitki severler için güzel bir alternatif olabilir ama biz sadece gezmiş bulunduk diyelim....


Hortus Botanicus'un bize kattığı en büyük artı hatta sürpriz diyelim; aynı anda bir heykel sanatçısının sergisine denk gelmemiz oldu...




                 
LEZZET BANDI:

Amsterdam; çok kültürlü bir şehir olduğu için her damak tadına göre restoran bulmanız mümkün.
Bizim denediğimiz restoranlardan  aşırı beğendiğimiz ve tavsiye edebileceğimiz yok. Sadece resim paylaşabiliriz...

Gittiğimiz Hint lokantası baharat konusunda başarılı olsa da etlerin tadı vasattı.

Heineken Experience dan çıkıp biraz yürüdüğünüzde karşınıza çıkacak olan OTARU ise, sushi konusunda sıradan...
Elbette Michelin yıldızlı bir sushi lokantası bulunan bir şehirde gezinmekte olduğunuzu da hatırlatmalıyız....

Yine de bu güzel şehirde bizi heyecanlandıran bazı lezzetler de vardı.
Mesela WINKEL....

Elmalı turtası ile meşhur bu cafeyi kesinlikle kaçırmayın.



                Bir diğer güzel keşif ise dondurma mantığıyla satılan FROZEN YOGHURT....

Mekana girer girmez mutluluk yüzünüze yayılıyor...


İster meyve çeşitleri ister farklı soslar isterseniz de çeşitli kuruyemişlerle tatlandırabiliyorsunuz   yoğurdunuzu.

Çok farklı ve lezzetli bir deneyim olması bakımından heyecan verici, yoğurdu dünyaya tanıtan ulus olarak bunu bizim bulmuş olmamamızdan dolayı üzüntü verici bir keşifti....

Ve, son olarak patates kızartmaları....Amsterdam da yediğiniz patatesi başka yerde hele de Türkiye de yeme şansınız asla yok. mutlaka deneyin.


VLEMINCKX en meşhur patatesçi...1957 den beri varlar...Bu patatesçi çok merkezde.. Bloomenmarkt civarını gezmek için ara sokaklara daldığınızda hemen karşınıza çıkacaktır. Bu arada, kalabalığa dikkat edin, ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız....


 Amsterdam izlenimlerinden şimdilik bu kadar....
En yakın zamanda görüşmek üzere...



*dip not: bu yazımdaki bazı resimler bana ait değildir.*